Tarihte Görülmemiş Değişim
Teknoloji alanında yaşanan hızlı değişim, finans sektörü dahil birçok sektörü etkiliyor. Hayat dışı sigortacılık sektörü, kişiler ve kurumlar için değerli olan her şeyin sigortasını yapabilen bir sektör olması nedeniyle de bu değişimden en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. Hayat dışı sigorta sektörün de yaşanan bu değişimi, InsurTech’ler katalizör etkisi yaparak daha da hızlandırıyorlar. Sigortacılıkta yaşanan bu değişim o kadar büyük ki, bazı uzmanlar yaklaşık 350 yıl kadar önce gerçekleşen büyük Londra yangınından günümüze kadar sigortacılıkta iş yapış şekillerinin pek değişmediğini; fakat günümüzde, teknolojideki değişimin ivmesiyle sigortacılıkta çok ciddi değişimler olduğu düşünüyor.
Kurum içinde yaşanan değişimin hızı, kurum dışında teknoloji konusunda, toplumsal alanda veya çevresel konularda yaşanan değişim hızından daha hızlı ise o zaman, değişimden korkmaya gerek yoktur. Sigorta şirketlerinin artık teknolojisi çok iyi kullanmalarının yeterli olmayacağını, hızla sigortacılığı çok iyi bilen teknoloji şirketlerine dönüşmeleri gerektiğine inanıyorum.
COVID-19 Etkisi
Koronavirüs salgını, teknoloji kullanımı konusunda çekimser olan insanları dahi teknoloji kullanmak zorunda bıraktı. Bu nedenle aslında dijital hayata geçişi ivmelendiren, olumlu yönde etkileyen bir unsur oldu.
Risk algısının değiştiği, herkesin kendini özellikle sağlık konusunda risk altında hissettiği bu dönemden, hayatın içindeki tüm sektörler gibi sigorta sektörü etkilendi. Sigorta firmaları açısından dijital dönüşüme teşvik eden bir güç oldu. Birebir sürdürülen işlemler bir anda dijital ortama taşınmak durumunda kaldı. Dolayısıyla firmalar açısından dijitalleşmeye hız kazandırdı diyebiliriz. Aynı zamanda bu süreç sigorta şirketlerinin, dijitalleşmenin avantajlarını deneyimlemesini de sağladı. Evraklarla, formlarla ve çıktılarla dolu olan poliçe satın alma ve hasar gibi sigortacılık süreçlerinin dijital ortamlardan ne kadar hızlı yapılabildiğini görmüş olduk.
Müşteriler açısından ise, çevrim dışı bir aracıya ihtiyaç duymadan dijital kanallardan ne kadar çok işlemi yapabileceklerini fark etmelerini sağladı. Dijitalde kullanıma sunulan ancak alışkanlıklar nedeniyle kullanım oranları düşük olan birçok hizmet, bir anda kullanılmaya başlandı.
Müşteriler aslında kendilerini çok da dahil hissetmedikleri sigorta sürecine daha çok hakim olmaya, incelemeye, deneyimlemeye başladı diyebiliriz. Bu nedenle, müşteriler açısından da dijitale hızlı bir adaptasyon süreci oldu. Bu süreci bizim açımızdan değerlendirmek gerekirse, Anadolu Sigorta olarak amacımız pek çok alanda olduğu gibi dijitalleşme konusunda da öncü olmak. Dolayısıyla bu dönem için dijitalleşmeye verdiğimiz önemin, yaptığımız yatırımların meyvesini toplama ve dijitalleşme vizyonumuzu doğrulama dönemi oldu. Ne kadar zorlu bir süreçten geçsek de dijitalleşmekonusunda özgüven ve cesaret topladık diyebiliriz.
Yapay Zekâ ve Veri
Dijital dünyanın temelini veri ve bu verinin bilgiye dönüştürülmesi için kullanılan sistemler oluşturuyor. Anadolu Sigorta veri merkezli kültür değişimine çoktan başladı. Salgın ile birlikte, başlamış olduğumuz bu dönüşümü hızlandırdık. Kurumsal veri modelimizi daha da zenginleştirerek şirket içi karar destek sistemlerimizin etkinliğini her gün arttırıyoruz. Bu dönemde analitik ekiplerimizi 3 kata yakın büyüterek, makine öğrenmesi teknolojilerini farklı bakış açılarıyla birleştirerek şirketimizde yeni bakış açıları kazandırdık. Elle ve gözle yapılan kontrolleri, tahmine dayalı algoritma çıktılarına dönüştürdük. Sadece düne bakarak bugünü planlamakla kalmadık; yarını tahmin ederek aksiyonlar ve eylem planları oluşturduk. Farklı teknolojileri analitik süreçlerde kullanarak yeni analiz imkanlarını şirket içi ekiplerimizin hizmetine sunduk. Buna en iyi örneklerimizden bir tanesi Sosyal Ağ Analizi yöntemlerini kullanarak Organize Suiistimal tespiti projemiz oldu. Manuel dokümanlar üzerinde ilerleyen ilişkisel suiistimal tespiti sürecini kullanılan veri boyutunu 10 katından fazla artırmak görsel analiz imkanları sunan bir platform geliştirdik. Bu sayede çok daha geniş ilişkileri değerlendirme ve 2 saatten kısa bir sürede bu ilişkilerin tamamını oluşturma/güncelleme yetkinliğini suistimal ekiplerimizin kullanımına
sunduk.
Veriyi sadece BT ekiplerimizin çok iyi kullanmasıyla yetinmedik, şirket içi yetkinlik geliştirme programları tasarladık ve iş birimlerimizden seçilen arkadaşlarımıza veriyi daha etkin kullanabilecekleri yöntemleri ve teknolojileri öğrettik. BT ile iş birimlerimiz arasında iletişimi, etkileşimi ve süreçleri daha etkin yönetmek adına yurttaş veri bilimci diye adlandırdığımız 15 kişilik bir sınıfa programlama, görselleştirme ve analitik modelleme eğitimleri verdik. Bu sayede iş birimlerimiz içinde kendi modellerini geliştirebilen kullanıcılarımız oldu. Yetiştirilen veri analistlerimiz ve yurttaş veri bilimcilerimiz geliştirdikleri projeler sayesinde daha eğitim sırasında şirketimize faydalı olmaya başladılar. Teknolojinin kullanımının artması ile birlikte veri kaynakları hızla büyüyecek ve bu verinin bilgiye dönüştürülmesi bugünden çok daha önemli bir hale gelecek. Veriyi bilgiye dönüştürebilen ve bu bilgiyi tecrübeleriyle harmanlayarak aksiyona çevirebilen şirketler fark yaratacak.